Sayın Valim, değerli protokol, kıymetli konuklar yeni adli yıl açılış resepsiyonumuza hoş geldiniz.

           Yeni yargı dönemine başlarken, yeni yargı döneminin savunma mesleğinin mensubu biz avukatlar, hâkim ve savcılarımız ile adliyemizde özveri ile çalışan, emeklerine her zaman saygı duyduğumuz tüm çalışanlar için başarılı, verimli ve uyum içinde geçecek dönem olmasını diliyorum.

          Her fırsatta dile getirdiğimiz gibi toplumsal yaşamanın özü “ adalet ve adalet duygusudur”. Adaletin gerçekleşmediği yada gerçekleştiği inancının yaratılmadığı bir toplumda, barış, huzur ve güvenin sağlanması mümkün değildir. Adalet ve adalet duygusunu gerçekleştirmenin vazgeçilmez ön koşulu ise yargı bağımsızlığıdır. Yargı bağımsızlığı, yargıcın sadece yasama ve yürütmeden değil, diğer yargıçlardan, toplumsal baskıdan ve kendi ön yargılardan bağımsız olması demektir.

          Bu bağlamda

         Yargının kurucu unsurlarından, bağımsız, serbestçe temsil eden, hukuksal ilişkilerin düzenlenmesinde, her türlü hukuksal sorun ve uyuşmazlıkların adalet ve hakkaniyete uygun olarak çözümlenmesinde ve hukuk kurallarının tam uygulanmasında temel görev üstlenen avukat, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkının da önemli bir unsurudur.

        Bu temel değerlerin güvencesi olan avukatların sorunları konusunda bugüne etkin ve gerçekçi bir atılım gerçekleştirilmemiş ve bu sorunlar görmemezlikten gelinmiştir. Bütün telkin ve taleplere rağmen hala bu sorunların çözümünde hala adım atılmış değildir. Adaletli bir yargılamanın varlığı, ancak bir avukatın katılımıyla sağlandığı nazara alındığı zaman mesleğin etkin ve güçlü olmayan ve de özellikle maddi sorunlarla uğraşan avukatın adaletli bir yargılamanın oluşumunda etkin olamayacağı aşikârdır. 

               Bu bağlamda avukatlık mesleği dünya standartları ile örtüşür hale getirecek çağdaş yeni bir avukatlık yasasının çıkarılması ve bu yeni yasada mesleğe giriş şartlarının mutlaka yeniden düzenlenmesi, avukatlık stajının kurumsal bir yapı da yapılmasının sağlanması, stajın ciddi bir sınav sistemine tabi tutulması ve meslekte uzmanlaşmanın getirilmesi öncelikler arasındadır.

     Değerli konuklar

              Türkiye Cumhuriyeti, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Hukuk Devletinde hukuk kuralları her şeyin ve kişilerin üstünde yer alır ve herkesi eşit olarak uygulanır. Hukuku uygulayacak olanlar da bu kurallara bağlıdır. Hukuk kurallarının uygulanmadığı, keyfi uygulamaların yer aldığı devletler, hukuk devleti değil militan devletlerdir.

Anayasamızın 3.Maddesi

 – Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir.

Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır.

Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.

Başkenti Ankara’dır. Diyerek birlik ve bütünlüğümüzü en iyi şekilde ifade etmektedir

 Bu maddenin son günlerde bazı kesimlerde tartışılmasını, birlik ve bütünlüğümüzü bozacak şekilde kaldırılmak istenmesini Burdur Barosu olarak abesle iştigal olarak görüyoruz.  Hak ve özgürlükler bahane edilerek temel değerlerimizin, tartışılması devletimizin bekasını tartışmak olarak nitelendiriyoruz. Ve bu hususları kabul etmenin olanaklı olmadığını özellikle belirtiyoruz.           

           Yukarıda da bahsettiğim üzere   toplumsal yaşamanın özü “ adalet ve adalet duygusudur” bu bağlamda   soruşturma ve yargılamayı yapan savcıların ve yargıçların görevlerinin gerekçesiz değiştirilmesi yargı bağımsızlığına aykırı olması nedeniyle adalet ve adalet duygusunun toplum nezdinde oluşmasını engel teşkil hususların en başında gelmektedir.Bu da Anayasamızda ifadesini bulan “ Hâkimler, mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre görev ifa ederler. “   hükmüne de aykırıdır.

                Kimse hukuk devletinde ayrıcalıklı değildir.Hukuk Kuralları bu ülkede yaşayan tüm insanlar için geçerlidir. Bu kuralın bugüne kadar ülkemizde uygulanmaması  futbol camiasında ortaya çıkan kaosun en büyük sebebedir Hukuk kurallarını zamanında uygulamaz iseniz uluslar arası sözleşmelerle bağlı olduğunuz kurumların müdahalesini de kabul etmek zorunda kalırsınız Zira adalet sadece mahkemelerin uygulaması ile ortaya çıkan bir kavram olmayıp, kurumlarının işleyişinde de öncelikli ana felsefe olmalıdır. Hiçbir zaman kuralsızlık kural olmamalı ve sorunların varlığı görmemezlikten gelinmemelidir.

              Toplumlar dinamiktir. Değişen zamana ve gelişen yeni durumlar ve toplumun ihtiyaçlarına göre yasalarda Anayasalar da değişebilir ve değişmelidir. Zira Anayasalar Devlet ile vatandaş arasındaki sözleşmedir. Nitekim 1982 Anayasasının değişmesi gerektiği konusunda genel kabul toplumda mevcuttur. Yeni bir anayasa beklentisini gerçekleştirmek de gerek siyasi partilerimizin ve gerekse Yüce meclisimizin görevidir. Bu nedenle de bu sözleşme yapılırken gerek iktidar, gerek muhalefet toplumun tüm dinamiklerini de göz önüne alarak  Türkiye Cumhuriyetini oluşturan temel esaslar üzerinde özgür ve katılımcı bir anayasa toplumsal bir ihtiyacı da karşılayacaktır

               Adli yılın Adalet Mülkün Temelidir özdeyişinin özümsenerek sorunların çözüldüğü, hukukun üstünlüğünün tartışılmadığı, bir süreci başlatması dileği ile sevgi ve saygılarımı sunuyorum.